09 Kasım 2007

İ N S A N


Hepimiz insanız değil mi?Bebek,çocuk,genç,orta yaşlı ihtiyar.SonrasıDünya’yı terk.İnsan olarak ,insan gibi yaşayabilmek için yapmamız gerekenler hakkında birçok kişi,düşünür,filozof,bilim adamı çok şeyler söylemişler ve eğitim sistemimiz içinde de İYİ İNSAN olabilmek için neler yapılması gerektiği ğitim-öğretim yıllarında bizlere öğretilmeye,benimsetilmeye çalışılmıştır.Birçok konuyu da ya yaşarken öğrenir,ya da merakla okuyarak iyi insan olma yolunda gitmeye uğraşırız.Kötülük yapan veya öyle olduğunu sananlar bile birgün vazgeçip,pişman olup doğruluğa ermeye gayret veya en azından niyet eder.Bu yaradılışın bir gereğidir,belki son nefeste olsa da insan inanın ki o pişmanlığı duyacaktır.

Bağımsız ve hür yaşamak ve hükmetmek isteği insan tabiatının doğuştan
içindedir.Ama bu , diğer insanların da ayni arzuda olduklarını unutmak veya göz ardı etmemiz halinde başkalarına zarar verecek dereceye gelebilir. Bunun için topluluklar,uluslar kendi devletlerini kurarak belli kuralları oluşturmuşlardır.

Geçmişte Tarih içinde bunun örneklerini biliyoruz.Bugün de Dünya Devletlerinin kavgalarının nerelere geldiğini görüyor ve birlikte yaşıyoruz.Amaç
hep aynı,kendisinin daha iyi ve özgür yaşaması ve başka dediklerine hükmetmesi.Ama i n s a n denilen varlık her yerde aynı.BU ANDA insanı ve yaratılanı unutmayanlar kazanır.İşte YUNUS’umuzun sözü ve ANADOLU’nun ve TÜRK’ün sloganı:Yaratılanı severiz,YARADAN’dan ötürü. Ve elbette Hz.Ali’nin Mısır’a Vali tayin ettiğinde Malik ibn al Halis al Eşter’e yazdığı EMİRNAME’deki sözü:Tebaa iki sınıftır….Ya dinde kardeşin,ya yaratılışta eşin.

Bugün TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’nin mensupları olarak övünmemizi sağlayan ve minnet ve şükran borcumuz olan atalarımızın başındaki ATATÜRK de onun için “YURTTA SULH,CİHANDA SULH” diyerek bize gitmemiz gereken yolu tarif etmiştir.

Selanik’te doğduğunu hepinizin bildiği YÜCE ATA’mızın nerenin nüfusuna kayıtlı olduğunu kaçımız biliyor?Bunu bilmek bazılarına önemli gibi görünmeyebilir.Yaşayan için nüfusa kayıtlı olmamak mümkün mü?Doğumdan ölüme ve hatta sonrasına bu kayda ihtiyacımız var.Ben hiç değilse ATATÜRK’cü düşüncede olanların bilmesi gerektiğini düşünüyorum.Çünkü O’nun nüfus kaydını yaptırırken de doğru bildiği büyük bir amacı olduğuna eminim.Onun için bu yazıya O’nun nüfus cüzdanı örneğini ,altına yazılmış üç özgün sözü ile birlikte ekliyorum.

Düşünür Bergson,büyük adamların düşünce ve sözleri tarihe atılan tohum gibidirler.Birgün yeşerir ve ilerdeki kuşaklara ışık tutar,demiş.Bu söze de yürekten katılıyorum.Onun için de şu anda yaşayanlara ışık tutacak ATATÜRK’ün bütün sözlerinin kendisini TÜRK hisseden herkesin öğrenmesinin gerekliliğine inanıyorum.

Bergson’un sözüyle tarihe atılan tohumlar tabii ki sadece Atatürk’ümüzün değil.O bütün insanlığa hitap etmekle birlikte elbette önce kendi ULUS’unu düşünmüştür.Onun için sizlere örnek teşkil edebilecek Abraham Lincoln’un ÇOCUĞUNUN ÖĞRETMENİNE yazdığı bir mektupla,Dr.Wayne W.Dyer’in “Bağımsız Bir Bireyin Portresi”isimli değerlendirme yazısını sunuyorum.

Dilerim, “İYİ İNSAN” olma yolunda IŞIĞINIZ bol olsun.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN GAZİANTEP VİLAYETİ

ŞAHİNBEY İLÇESİ BEY MAHALLESİ NÜFUSUNA KAYITLI

OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ ?



HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİD İLİMDİR.


BENİM NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİRGÜN TOPRAK OLACAK, AMA TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBED PAYİDAR KALACAKTIR.


HAKİKATLARI KONUŞMAKTAN KORKMAYINIZ.




Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan bir takım geleneklerin, boş inançların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. Geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan uluslar, yaşamı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Böyle uluslar, yaşama geniş açıdan bakan ulusların egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkumdur .
İnsanların yaşamına, çabalarına egemen olan güç; yaratma, yeni bir şey bulma yeteneğidir.

(ÂFETİNAN, A., Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, İş Bankası Yayınları, s.272)


Biz, ilhamlarımızı, gökten ve bilinmeyenden değil,
doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.

(1937, Ankara) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 423)




ÖĞRET ONA


Zaman alacak biliyorum fakat eğer öğretebilirsen sen ona,
Kazanılan bir liranın bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret.
Kaybetmeyi öğrenmesinj öğret ona,
ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.
Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu …
Eğer yapabilirsen, Sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.
Bırak erken öğrensin zorbaların görünüşte galip olduklarını...
Eğer yapabilirsen, ona kitapların mucizelerini öğret.
Fakat ona sessiz zamanlar da tanı.
Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların, ve yemyeşil yamaçlardaki
çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceğini.
Okulda hata yapmanın hile yapmaktan çok daha onurlu oldugunu öğret ona.
Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret:
Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi..!!!
Tüm insanları dinlemesini öğret ona,
Fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini
ve sadece iyi olanları almasını öğret.
Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona.
GÖZYAŞLARINDA HİÇBİR UTANÇ OLMADIĞINI ÖĞRET.
Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını,
fakat ;
hiç bir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.
Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret.

Ve eğer kendisinin HAKLI olduğuna inanıyorsa,
DİMDİK DİKİLİP SAVAŞMASINI
Ö Ğ R E T !!!



(Abraham Lincoln tarafından oğlunun öğretmenine yazılmış bir mektup)










BAĞIMSIZ BİR BİREYİN PORTRESİ 1- Bu insanlar, yaşamın her yönünü severler, şikayet etmekle ya daolayların daha değişik olmasını istemekle vakit kaybetmezler. 2- Bağımsızlıklarına çok düşkündürler. Aileye güçlü bir sevgi ve bağlılıkduymalarına rağmen, ilişkilerinde bağımsız olmaya özen gösterirler. 3- Sevgi anlayışları, sevdiklerine hiçbir değeri zorla kabul ettirmemeyigerektirir. 4- Onay aramak gereksinimleri yoktur. Övgü ve ödül talep etmezler. 5- Çok açık ve dürüst konuşurlar, çünkü vermek istedikleri mesajları,başkalarını memnun etmek için dikkatli sözcükler arkasına gizlemezler. 6- Gülmeyi ve başkalarını güldürmeyi iyi bilirler. 7- Kendilerini şikayet etmeden kabullenirler. Fiziksel benliklerini,sahteliklerle gizlemezler. 8- Doğal yaşamı takdir ederler. Başkalarına eğlenceli gelmeyen şeylerdenzevk alma yetenekleri vardır. Gün batımını izlemek, ya da kırlarda küçük bir gezinti yapabilmek, doğum yapan bir kediyi izlemek onlar için mükemmelbirşeydir ve şükran duyarlar. 9- Başka insanları çok iyi anlarlar ve asla şaşırıp şok olmazlar. 10- Gereksiz kavgalarda asla taraf olmazlar. 11- Hastalık hastası değildirler. 12- Dürüsttürler, asla yalan söylemezler, olayları çarpıtmazlar. 13- İnsanlar hakkında konuşmaz, insanlarla konuşurlar 14- Titizlik ya da düzenlilik gibi dertleri yoktur, verimli yaşamayabakarlar. Organizasyon nevrozundan bağımsız oldukları için yaratıcıdırlar. 15- Bu insanların müthiş bir enerjileri vardır. Enerjileri doğa üstüdeğildir, yalnızca yaşamı ve yaşamdaki aktiviteleri sevmelerinin birsonucudur. 16- Şiddetli bir merak duygusuna sahiptirler. Hep araştırır,yaşamlarınınher anını kavramak isterler. Her insan, her varlık ve her olay, daha çoköğrenmek için bir fırsattır. 17- Başarısız olmaktan korkmazlar, hatta onu sevinçle kabul ederler. Buinsanlar, kendilerine zarar verecek duyguları yok etme ve kendilerineverdikleri değeri artıracak olanları doya doya yaşama yeteneğinesahiptirler. 18- Bu mutlu insanlar, asla kendilerini savunma gereksinimi duymazlar.Basitçe “her şey yolunda, biz yalnızca farklıyız, anlasmak zorunda değiliz”derler. Bir tartışmayı, kazanma ve karşısındakini konumunun yanlışlığına
ikna etme gereksinimi duymadan, burada keserler. 19- Değerleri dar değildir. Kendilerini insan ırkının bir parçası olarakgörürler. Daha çok düşman öldürmekten sevinç duymazlar. 20- Kahramanları ya da putlaştırdıkları insanları yoktur. Herkesi insanolarak görür ve hiç kimseyi kendilerinden önemli konuma getirmezler. 21- Başkalarının yeteneksizliği nedeni ile kazanmak yerine, zaferi kendiçabaları ile elde etmeyi yeğlerler. 22- Komşularının ne yaptığını farketmezler, çünkü varolmakla meşguldürler. 23- En önemlisi bu insanlar 'KENDİLERİNİ SEVERLER'. Kendilerine acımak,kendilerini reddetmek, kendilerine öfkelenmek için zamanları yoktur.Elbettesorunları vardır, ama sorunların onları duygusal paralizasyona götürmesineizin vermezler. Tökezleyip düştüklerinde, tekrar ayağa kalkar ve sızlanmadan yaşamaya devam ederler. 24- Hatalı alanlardan bağımsız insanlar, mutluluğu kovalamazlar, sadeceyaşarlar ve mutluluk onları bulur. Gerçekten nadir bulunan insanlardır,onlar icin her gün mükemmeldir... Kaynak kitap;Hatalı Alanlarımız - Dr. Wayne W. Dyer





0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa