İSLAM GERÇEĞİ-A.Ü.İ.F.1995-SAYI-197
İSLAM GERÇEĞİ-A.Ü.İLAHİYAT FAK.YAY-1995-NO-197
ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ YAYINLARI NO : 197
İSLAM GERÇEĞİ
Prof. Dr. Hüseyin ATAY Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK Prof. Dr. Beyza BİLGİN Prof. Dr. Rami AYAS Dr. Arif GÜNEŞ Dr. Hasan ELİK
ANKARA, MART 1995
ÖNSÖZ
Kur'an'ın anladığı manada din, Allah'ın insanoğluna, mutlu ve huzurlu yaşaması için tuttuğu bir ışıktır. Bu ışık, peygamberler aracılığıyla gönderilmiştir. Ne yazık ki insanoğlu dini, egoist hesapları ve iştahları ile yozlaştırmakta ve Allah'ın iradesinin dışına çekerek kendisini mutlu eden bir kurum olmaktan çıkarmaktadır. Kur'an bize gösteriyor ki, ilahi iradenin dışına çekilerek insan nefsinin hesaplarına uydurulan din, mutluluk yolu olmaktan çıkarak bir kahır ve kavga ocağına dönüşmektedir.
Her Peygamberin mesajı, kendisinden hemen sonra yozlaştırılmıştır. Cenabı Hak, her yozlaştırmayı düzeltmek üzere yeni bir peygamber göndermiş ve bu süreç Son Peygamber'in gelişine kadar devam etmiştir.
Son Peygamber'in gelişi, başka bir deyişle peygamberliğin son buluşu, insanoğlunun dinde vücut verdiği yozlaştırmaları düzeltmede başka bir tedbiri gerekli kılmıştır. Bu tedbir, Son Peygamber'e vahyedilen kitabın, yani Kur'an'ın ilahi korumaya alınması, insanlığın tahrip ve tahrifinden uzak tutulmasıdır. Bu demektir ki, Kur'an'ın gelişinden sonra dinde ortaya çıkacak saptırmaların ortadan kaldırılması, Yaratıcı'nın korumasındaki Kur'an'a baş vurmakla mümkün olacaktır.
Hz. Muhammed'in vefatının hemen ardından, onun tebliğ ettiği mesaja yönelik saptırmalar başlamış ve bunlar zaman içinde yoğunlaşarak Kur'an'la bazı konularda çelişen sanki yeni bir din şeklinde vücut bulmuştur. Kur'an'ın getirdiği İslam dininin
karşısına dikilmiş, rakip bir görüntüde olan bu oluşumu tarihi, kültürel sürecin ortaya çıkarttığı örfler ile hiçbir esasa dayanmayan hurafelerin şekillendirdiği söylenebilir.
Günümüzde İslam dünyasında, o arada Türkiye'de, bir kısım çevrelerce sahnelenen sözkonusu oluşumun gerçek Kur'an diniyle ilişkisinin yüzde kaç olduğu sorusu sık sık sorulmaktadır.
İşin, bizim ülkemiz açısından daha kötü bir yanı vardır. Bu kültürel ve hurafeye dayalı oluşumun, ülkemiz ve insanımız üzerindeki tarihsel kin ve iştahları tatmin etmek ve Türkiye'yi yıkıma götürmek için iç ve dış bazı mihraklar tarafından aleyhimizde kullanılan bir numaralı kurum halinde işletildiği görülmektedir. Aynı dini kabul etmiş olan insanlar, çeşitli oyunlarla "inananlar-inanmayanlar" diye bölünmek suretiyle bir kavganın içine itilmektedirler. Kısacası, insanımızın bin yılı aşkın bir süre canla-başla hizmet ettiği din, aleyhimizde bir yıkım aracı olarak kullanılmaktadır.
Bu karanlık ve yıkıcı gidişin durdurulabilmesi, Allah'ın buyruğu İslamın bu kültürel oluşum ve hurafelerden arındırılmasına bağlıdır. Bunun için, milletçe bir seferberliğe girmemiz kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu seferberliğin en önemli ve ilk adımı Kur'an'ı tanımaktır. Bu tanıma sayesinde, Kur'an mesajındaki dini kavrayarak sözkonusu oluşumları doğru zemine oturtacak güce ulaşılabilir. Bu gücü elde etmenin en değerli imkanları, özellikle hürriyet imkanı, bilim ve düşünce potansiyeli Türkiye'dedir. İslam'ın yalan ve sahteliklerden temizlenmesi gayretinde Türkiye'nin tökezlemesi İslam dünyasının kaderinin kararması anlamına gelebilir. Bu bakımdan ülkemiz ve insanımız, tarihsel görevlerinden birini daha yerine getirmek üzere tarih tarafından sahneye çağırılmaktadır.
Elinizdeki kitap, bu tarihsel görevin yerine getirilmesi için Kur'an denetiminde girişilmiş bir hizmetin ilk ürünüdür.
Kitap, temel meseleleri ana hatlarıyla ve Kur'an'da yer aldıkları şekilleriyle vermiş, detaylara ve alt kavramlara ilişkin açıklamaları daha sonra gerçekleştirilecek çalışmalara bırakmıştır
Çalışmamızın tüm İnsanlığa, ülkemize ve bütün İslam dün
yasına hayırlı olmasını yüce Allah'tan diliyoruz.
Yazı Heyeti Ankara, 1995
Elinizdeki kitap, İslam Dininin itikat, amel, ahlak ve hukuk boyutlarının daha kolay anlaşılmasını sağlamak amacı ile bir heyet tarafından hazırlanmıştır.
Kamuoyunda çeşitli vesilelerle zaman zaman tartışılan bazı konulara açıklık getirilmeye çalışılmıştır.
Her şey hoşgörünün hakim olduğu hür ve serbest bir ortamda tartışılmak sureti ile daha mükemmele ulaşılacaktır.
Okuyucuya faydalı olması dileği ile takdim edilir.
Prof. Dr. Mustafa Sait YAZICIOĞLU İlahiyat Fakültesi Dekanı
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa