11 Kasım 2007

DİN GÖREVLİSİ-CAMİ-var mı-DİYANETE SORULAR

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
DİN.İŞL.YÜK.KRL.
ANKARA

Mail’inizde “Çocuklarıma Nasihat” İÇİNDE SORU olmadığını söylüyorsunuz.O zaman şöyle birkaçını yazayım:
1-Kur’an’da cami var mı?Mescid değil.İlk cami ve minare ne zaman,nerede kim tarafından yaptırıldı?
2-Ahzab-33/56 ncı ayetteki”SALAT” la,diğer ayetlerdeki “SALAT”ın ne farkı var?Hadis’le değil Kur’an’la açıklayın:
3-Kur’an’daki “İMAM” kimdir?Cuma namazını olmazsa olmaz “görevli imam” kıldırıyor.Nerede yazıyor?
4-Kur’an’a göre “din görevlisi” kim?
5-Din İşlerinin “BİRİSİ ya da BİRİLERİ” nce yönetilmesi nerede yazıyor?Yasal değil,soru dini açıdan ve Hadis dediklerinize dayanmadan.Başkan’ı,görevlileri,imamı vs.kim tayin ediyor?Yasal durum belli de İslam’a,daha doğrusu KUR’AN’a göre?
6-Kılık kıyafetin yeri nerede?Sarık ,sarık değil;Başkan’ın kıyafetinin modeli nereden alınma?
7-Türbe ,mezarlık gibi yerlerde ölülere okunan Yasin ve Mevlud’ler;bilhassa dini bayramlarda mezarlıklarda “ÖLÜYE” Kur’an okumaya çalışan”SAHTE İMAM”ları ayıklamak için müftülüklerce yapılan sınavlarla “icazet”verilenlere ne diyor sunuz?Yok demeyin.Bu arada şu ‘devir’ olayını da açıklayın.
8-Bütün köylerde aşağı yukarı mutlaka bir “CAMİ” var.11 Haziran 2005 tarihli Gözcü Gazetesinin son sayfasında bir resim ve haber vardı.Çocukların ahırdan bozma bir yerde eğitim yaptıklarıyla ilgili..Mutlaka o köyde de bir cami vardır.Ve o ahırdan bozma yerden daha iyidir.Gel gör ki kimse buna izin vermez ya da düşünmez.İkili öğretimle gün oluşmadan yola düşen,karanlık basmadıkça evine dönemeyen çocuklarımızı bu yönden ; Devlet’in kıt imkanlarına yardımcı olmak için, hiç değilse zorluk çekilen yerlerde mevcut “CAMİ” leri eğitim hizmetine vermeyi düşünüyor musunuz?Din size bu mekanları kullanmayı,amacı ne olursa olsun yasaklıyor mu?
9-Cami yaparak sevab aldığını zannedenlerin” Endülüs Emevi”lerinin 800 YIL HÜKÜM SÜRDÜKLERİ İspanya’da yaptıkları cami’lerden kaç tanesinin durduğundan haberleri olduğunu sanıyor sunuz?Nasıl oluyor da Allah’ın yarattığı-insan-dünya-yer-gök-vs.kutsal sayılmıyor da insan oğlunun elleriyle yaptığı ve adına –cami- dediği dört duvar arası nasıl“KUTSAL MEKAN” oluyor?
Çocuklarıma Nasihat’ da daha çok sorular var da siz dikkate almak istememişsiniz .Önemli değil. Bu zaten dileyene Nasihat’dı.Size de bilesiniz ve bu sorulardan haberim yoktu diyemiyesiniz diye gönderilmişti.
Bu ve benzer sorular halkın arasında dolaşıyor ama size intikal etmemiş ya da siz camiden eve evden camiye giderken bunları duymamış olabilirsiniz.
Çocuklarıma Nasihat da, bu yazı da yarın mahşerde bildiklerini neden söylemedin sorusuna karşı yazıldı.
Selam ancak Allah’ın seçkin kullarınadır.

YANIT BASINDAN GELDİ.....:

DİN EĞİTİMİ LAİKLİKLE ÇELİŞMEZ

Abant’ta bir araya gelen il müftüleri hazırladıkları bildirgede ,din eğitiminin laiklikle çelişmeyeceğini,din adamı imajının inancı sarsabileceğine dikkat çekti.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu başkanlığında Abant’ta gerçekleşen il müftüleri seminerinin sonuç bildirgesi yayınlandı.İl müftülerine yönelik üç komisyon halinde çalışılan seminerde ,cami içi ve dışı din hizmetlerinden din adamının imajına değin farklı konular ele alındı.
SONUÇ BİLDİRGESİNDE ;İslam dininde RUHBAN SINIFI olmadığı gibi,”KUTSAL”ı temsil eden ve onun adına açıklama yapmakla yetkili olan bir DİN ADAMI SINIFI da bulunmadığı belirtildi.
Bildirgede kadın haklarından AB’ ye farklı konularda şu açıklamalara vurgu yapıldı;

-Din görevlileriyle ilgili bir takım YANLIŞ İMAJ üretimleri insanların dini inançlarında sarsıntıya yol açmaktadır.(ANKA)

Yukardaki satırlar 01.07.2005 günlü AKŞAM gazetesinin 17.sahifesinden aynen alınmıştır.

Sayın Diyanet İşleri Başkanı İSLAM’DA” RUHBAN SINIFI” ve “KUTSAL”ı temsil eden “DİN ADAMI SINIFI” olmadığını söylüyor.Pekala; aynı cümle içindeki ‘ruhban sınıfı’ ve ‘din adamı’ sözü ile sonundaki ifadede kullanılan “DİN GÖREVLİLERİ” sözü neyi ifade ediyor?
Bir kimse yukarda söylediği ile aşağıdakinin çeliştiğini görmezse buna ne demek gerekir?
İSLAM’DA ‘ruhban sınıfı’,’din adamı’ yok, ama ‘d i n g ö r e v l i s i’ var.???

BİRİLERİ HALKIN ZEKASIYLA DALGA GEÇİYOR AMA KİM BUNLAR???:::

AZİZ NESİN bu milletin % 60 ı aptal-geri zekalı demişti.AZ MI SÖYLEMİŞTİ ACABA???...

VE..SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİNDEN...:
Sayın Ahlet Utku Bey,
e-maile'inize teşekkür ederim.
"ruhban sınıfı", "din adamı" ve "din görevlisi" deyimleri arasındaki anlam
farklılıklarını dini eğitim almış müneveer birine sorarsanız, durumu size
açıklar. İlginize teşekkür ve selamlarımla.
Ekrem Sarıkçıoğlu

BU MEKTUBA YANITIM....:
Cevab nezaketiniz için teşekkür ederim.Mailinizin kopyasını size ekliyorum.Adım yanlış ama zararı yok,daktilo hatasıdır.Müneveer de herhalde münevver olacak.Bunlar önemli değil,fikirler önemli.
İlgili bir kişi olmanızdan memnun oldum.Bu nedenle eklediğim diğer yazılara da bir göz atmanızı ve 62 yaşına kadar bahsettiğiniz anlamda"MÜNEVVER" birine rastlamadığımdan beni aydınlatmanızı rica edeceğim.
Diyanet İşleri Başkanlığı da Çocuklarıma Nasihat içinde soru yok demiş,sonra sorduğum sorulara ilgili müftülüğe başvurmamı önermişti.Soruları size de ekledim.Buradaki müftü cevap vermekten kaçındı,onu da söyleyeyim,belki de terbiyesi elvermemiştir,kötülük anlamında söylemiyorum.
Özellikle DİN GÖREVLİSİ sözünün KUR'AN'ın hangi sure,ayet içinde geçtiğini merak ediyorum.İslam anlayışında bu sözü kim ,nerede,ne zaman ilk kez kullandı?Kur'an'da olmayan DİN GÖREVLİSİ nasıl oluyor da İSLAM'ın vazgeçilmez unsuru oluyor?
Ayrı bir ek soru daha: Bilal-Habeşi Peygamber'imizin irtihalinden sonra HİÇ EZAN okumadı.Herkes bunu O'nun sevgisine bağladı.Kur'an'da olmayan EZAN acaba PEYGAMBER içindi de onun için mi okumadı?Neden bazı şeyleri sorgulamıyor ve Kur'an'a sormuyorsunuz?
Düşünen ve sorgulayan bir insan olarak kullandığım DERSİTAMAM'ın,cevaplarınızla DERSİNOKSAN'a çevrilmesi gerekiyorsa,cevabınızla bunu yapabilirsiniz.Her şeyiniz yeterli olsun,vesselam...

ASLINDA YUKARDAKİ MEKTUP TÜM İLAHİYAT FAKÜLTELERİNE YOLLANMIŞTI...YANITLAMA NEZAKETİNİ GÖSTEREN SAYIN EKREM SARIKÇIOĞLU'NA MÜTEŞEKKİRİM...BURAYA İKİNCİ YANITI DA EKLİYORUM...:

sayın Ahmet Ulku Bey,
İslamda din Görevliliği olup olmadığı sorunuyla ilgili hususu, sadece camide
imamlık veya müezzinlik vazifesiyle sınırlandırmak, konuyu günümüzdeki ve
ülkemizdeki belirli kalıplara sıkıştırmak olur.
İslam tarihinde Tevbe Suresi 122. ayette sözü edilen "İnsanların hepsi toptan
sefere çıkacak değillerdi. Ama her kabileden bir cemaatin dini iyece
öğrenmeleri ve dönüp kavimlerine geldiklerinde, sakınmaları umuduyla onları
uyarmaları için sefere çıkmaları gerekmez mi idi" buyruğu uyarınca İslamı
öğrenen ve öğretecek olan bir gurubun bulundurulması Allah'ın emri olarak
görülmüştür. Bu sebeple eski dönemlerin okullarında öğrenci ve öğretim
elemanları askerlik hizmetlerinden dahi muaf sayılmıştır.
Mesleklerin uzmanlaşmaya başladığı dönemlerden itibaren dini konuların
uzmanlığı, araştırılması için devletler özel hassasiyet göstermişler,
bütçelerinden büyük paralar ayırarak okullar açmış, öğrenci yetiştirmişlerdir.
eski dönemlerde cami hizmetlerini, namaz kıldırma gücünde olan cemaatten
birileri yapıyordu.
Günümüzde ise, din bilimleriyle ilgili sorunların araştırılması ve
cevaplandırılmasını İlahiyat Fakülteleri öğretim görevlileri ustlenmiştir.
Halkımızın dini ihtiyaçlarını yerine getirecek, hayatını bu görevlere adamış
kimseler ise genelde "din görevlileri" diye vasıflandırdığımız imam ve
müezzinlerimizdir. Görev onlara verilmiştir. Bunlar Hıristiyanlarda ve Yahudilerde olduğu gibi bir ruhban sınıfı veya soyu değillerdir. Sadece
hayatlarını bu işlere adamış görevlilerdir. Onların da ailelerini geçindirmek
için, kazanca ihtiyaçları vardır.Çağımızda sosyal şartlar değişmiştir. Kur'an da günümüz "din görevlisi" deyimi geçmese dahi, Kur'an'ın işaret ettiği dini öğrenip, öğretecek bir grup olarak çalışmaları ve hizmet etmeleri, İslam'a ve Kur'an'a aykırı değildir. Yeterki bilgili ve ahlaken de bu göreve lâyık olsunlar.18.08.2005.
Sevgi ve selamlarımla
Ekrem Sarıkçıoğlu

VE BU MEKTUBA SON YANITIM......BUNUNLA İŞ NOKTALANDI.....:

Saygıdeğer HOCAM,

Mektubunuzdan büyük keyif aldım,haz duydum.Bu da yeni bir SÖYLEŞİ oldu.ÇOCUKLARIMA NASİHAT’ın sonunda söylediğim,” umarım bu SÖYLEŞİ burada bitmez,devam eder” sözü gerçekleşmeye doğru yol almaya başladı.Çocuklarıma Nasihat’ın devamı gelecek demekki!!
Ben bu konudaki düşüncelerimi bulabildiğim adreslere gönderdim.Pek ilgilenen olduğunu söyleyemem.Ya bilmediklerinden ya da DELİ SAÇMASI diye nitelemelerinden..Bazıları da hala üzerinde düşünüyor veya boşa vakit geçirme diye üzerinde durmamış olabilir.
Bakın,size,saygıdeğer HOCAM diye söze başladım.İlim adamı,alim,bilen,muallim,öğretmen anlamlarında.DİN GÖREVLİSİ değil.Bahsettiğiniz ayette geçen tabir aynen bu söylediklerime uygun.”DİNİ İYİCE ÖĞRENMELERİ VE SAKINMALARI UMUDUYLA ONLARI UYARMALARI İÇİN”.Üniversite hocaları elbette bu tanımın içine girer. Kendi kurtulmuş gibi,Peygamber postuna oturup ahkam kesen,ölüye Kur’an okuyan ,cenaze yıkayan,devir olayı gibi rezilce ölü aklamasına fetva verip yol gösterenler,sakalı şerif uydurmalarına bekçilik edip,bu ölü şu fiyata yıkanır deyip pazarlık eden veya verilen parayı sorgusuz cebine atan,imam nikahı için tarife belirleyenler için Kur’an’ın bu tabirini kullanmak mümkün değil.Siz ve değerli Hocalarımı tenzih ederim ,zaten hiçbir zaman onlar için böyle bir söz kullanmadım ve yakıştırmadım.Ancak sizlerin de bu UYARMA görevini yerine getirebildiğiniz,kısmen de olsa söylenemez.Ama siz NASİHAT edeceksiniz.Dileyen ders alır.
Bu gün kendine ….Hoca diye hitab edilen niceleri TV ve radyolarda DEVİR nasıl yapılır,en ince teferruatına kadar anlatmaya devam ediyor.Ve D.İş.Bşk.lığı da yaklaşan HAC mevsimi nedeniyle hangi ilin,ilçenin,köyün DİN GÖREVLİSİ Hacılara rehberlik yapmak üzere gönderilmesinin hesabını yaparken,bir sürü SİYASİ YETKİLİ’nin hangisinin talebini yerine getireyim diye uğraşırken ÖNEMSİZ konulara vakit ayıramıyor.Sorduğum sorulara da basit bir dilekçeye verilen cevabı veriyor.Yasa hükmü yerine gelsin,cevaplanmış olsun diye.Ve bana bulunduğum yerdeki Müftülüğe başvurmamı söylüyor.Sanki Kur’an’ın bir yerlerinde “MÜFTÜ” yazıyormuş gibi???
Alimler,öğretmenler,muallimler ile DİN GÖREVLİSİ’ni hiç karıştırmadım.Adının önüne Profesör ünvanı konulması da yeterli olmuyor,çoğu kez.
Ben Kur’an’dan başka ileri sürülen kanıtların HİÇ birine “KALBİM ISINMADIKÇA” yakınlık duymadım ve duyamıyorum.Zaten düşünmeye sevk etmek için sorduğum sorular da bu yüzden.
DERSİTAMAM mezarından DERS,tamamlamaya devam edecek.Bağışlayın,NOKSAN’a dönemedi.
İlginiz ve zaman ayırmanız nedeniyle minnettarım.
Daima sevgi ile ve hoş kalın.Her şeyiniz yeterli olsun.Vesselam.

KURAN İÇİNDE OLMAYANI GÜNÜMÜZ ŞARTLARINI BAHANE EDEREK OLUŞTURMAK HAK VE YETKİSİ NEREDEN GELİYOR..??..SADECE DÜŞÜNÜN..KARAR SİZİN....SORUMLULUK DA......

GÜNÜN KONUSUNA KATKI SAĞLAMASI İÇİN AYNİ TARİHLERDEKİ BİR YAZIYI DA EKLİYORUM....İBRET ALINMASI GEREK....

Cami avlularını panayıra çevirdik

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, ''Camiyi siyasetin, ticaretin, her türlü çıkar ilişkisinin, her türlü ayrılmanın ve bölünmenin dışında tutmak zorundayız'' dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'da basın mensuplarıyla iftar yemeğinde bir araya gelen Bardakoğlu, "cami" içerikli önemli açıklamalar yaptı. İşte, o açıklamalardan önemli kesitler:

* Osmanlı'dan devraldığımız o güzelim mimari çizgiyi koruyamadık ve adeta camileri mimari ve estetik açıdan ucube sayılabilecek bir şekilde inşaa ediyoruz.

* Yapılan camilerden en son biz haberdar oluyoruz. Burada bir yanlışlık var.

* Türkiye'de 50 bine yakın cami köy tüzel kişiliklerine ait. Bunun 10 bin kadarı özel şahısların, özel vakıf ve derneklerin. Geri kalanı da Türkiye Diyanet Vakfı ve kamu mülkiyetinin. 10 bin kadar caminin özel şahsa ait olması ciddi bir sorun. Bunun düzelmesi gerekiyor.

* Cami avlularının adeta ''panayıra'' çevrildi ve oraya gelen cemaat, ''potansiyel müşteri'' olarak görülmeye başlandı.

* Belli illerde ve belli camilerde ticarethaneler, dükkanlar, kebapçılar falan açılmaya başladı. Biz camiyi siyasetin, ticaretin, her türlü çıkar ilişkisinin, her türlü ayrılmanın ve bölünmenin dışında tutmak zorundayız. Biz bunu başaramazsak, fevkalade yanlış yapmış oluruz. Atıl durumdaki Kur'an kursu binalarının kimsesiz çocuklar için yetiştirme yurtları yapılmasından yana olduklarını ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, Göztepe Parkı'na cami tartışmalarıyla ilgili bir soruyu "Gönül ister ki bu konular toplumsal mutabakatla, ortak akılla çözülsün" diyerek yanıtladı.

BUGÜN GAZETESİ-Yayın Tarihi: 21-10-2005
Link: http://www.bugun.com.tr/2005/10/21/gnd126.html

DİYANETE SORULARIMI YENİDEN YOLLASAM MI .??..KURAN HİÇ CAMİ DER Mİ..??..
BU KAFA MİLLETİ DE DÜNYAYI DA NEREYE GÖTÜRÜR?......NEREYE GETİRDİĞİ BELLİ DE!!!!.....DÜŞÜNÜN…..YETER…..

VE...TEKRAR SORAYIM......:

AZİZ NESİN bu milletin % 60 ı aptal-geri zekalı demişti.AZ MI SÖYLEMİŞTİ ACABA???...

1 Yorum:

saat: 28 Ekim 2014 09:58 , Blogger Unknown dedi ki...

Selamlar,
Yazınızı soluksuz okudum, elinize yüreğinize sağlık; lakin kafama bir şey takıldı, kesinlikle muhalefet maksatlı sormuyorum, gayem sadece bu konuda aydınlanmak, kuranda cami yoktur diyorsunuz, fakat kuranda mescid vardır, acaba camileri de mescid olarak görebilirmiyiz, ikincisi ben camiye gittiğimde Allah'ın adını zikrediyorum ve güzel niyetlerle gidiyorum, Allah hepimizin niyetini biliyor, sizce kuranda olmamasına rağmen camiye gitmek sorun teşkil eder mi? Saygılar

 

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa