DOSTLARA MEKTUPLAR-15-ÜÇ ALTIN ÜÇ NASİHAT
Ü Ç A L T I N Ü Ç N A S İ H A T
Okuyan ve yapan varsa nasihat-öğüt iyi şeydir.Kuran da adil ol(NAHL-90),ve emaneti ehline ver (NİSA-58)diye başlayan ayetleri dışında nasihattır.Allah size emreder diye başlar bunlar…Diğer ayetlerde söylenenler bu şekilde emreder şeklinde değil tavsiye niteliğindedir.Dileyen kendine bir yol tutar der.Nasihat-öğüt-ü tutanın lehine,yapmayanın aleyhinedir.Kişisel şifre ve kişisel sorumluluk zaten bunu gerektirir.Her ne kadar bizim uydurmacı allame geçinip kendilerine göre yorum yapanlar varsa da bu böyledir.Konuyu bu kadarla sınırlayayım..Uzun tartışmaya gerek yok…İsteyen arayabilir…Bilgisayarının arama motoruna sorup ilgili sitelerdeki Kuran içinde aramaları yeter.
Hacı Bektaş-ı Veli de bir seferinde ‘ayağın taşa takılsa ,kalbini yokla’ demişti.Kaç kişi bilir ve başına gelen bir olayda kendisinin ne kadar sorumlu olduğunu düşünür.
Nasihat ile ilgili bir hikaye ,belki biliniyor ama,hatırlatayım….doğrusunu elbet ancak Yaradan bilir……
Geçmiş zamanda bir adam gurbete gitmiş,para kazanmış ve dönüşte bir handa dinlenmek zorunda kalmıştır.Dönüş için hazırlığını yapıp,herkesin olduğu bölümde karnını doyurmayı bitirip yola çıkacağı sıra,bir köşede oturan pir-i pak,ak sakallı ,bilge bir kişi olduğu her halinden belli olan ve delikanlıyı yemek sırasında uzaktan incelediği anlaşılan biri kendisine seslenir ;
-Evlat senin için bir nasihatım var ,ama bir altın değerinde der..Delikanlı,bakar..bir an düşünür…sonra… her şeyi bilen bir tavırla-yok istemem,ben epeyce şey gördüm,öğrendim..nerdeyse bilmediğim kalmamıştır…der ve yola düşer…Yolda aklına takılır…..Acaba bu bir altın değerindeki nasihat neydi diye….Bir süre sonra geri döner..merakını başka türlü nasıl giderecek..?Al şu bir altını da ne diyeceksen söyle der….Bilge kişi altını alır ve,
-ÜSTÜNE VAZİFE OLMAYAN İŞE KARIŞMA der…..
Ben bunu biliyordum diye itiraz eder,delikanlı…..Biliyordun ama ücretini vermemiştin diye yanıt alır….
Tekrar yola çıkmaya yönelen delikanlıya bilge kişi yine seslenir…..Bir altına bir nasihatım daha var…Aldırmaz delikanlı…yola çıkar..ama yine aklına takılır,döner….bir altını uzatır,neymiş şu nasihat der….Para yerine yerleşir ve yanıt gelir;
-DİBİ GÖRÜNMEYEN SUYA GİRME…..
Delikanlı yine itiraz eder..ben bunu da biliyordum diye…Yanıt aynıdır….bedelini ödememiştin….şimdi ödemiş oldun ….
Ve yine yola çıkacakken üçüncü kez seslenir bilge kişi…yine bir altına yeni bir nasihatı olduğunu söyler….Delikanlı nasılsa bunu da merak edip döneceğim diye bu sefer parayı hemen çıkarıp uzatır…
-İKİ ÇOCUĞUN OLMADIKÇA EŞİNİ BABASININ EVİNE YOLLAMA…..
Bunu da biliyordum der delikanlı…ve yola devam eder….
Bir yere gelir.Aşağıda bir nehir,nehirden karşıya yük taşıyacak bir sal ve salın başında alt-alta,üst-üste kavga eden iki adam görür.Belli ki köprü yoktur ve nehir atla geçilmeye uygun değil,sal üzerinde karşıya geçilmesi gerekmektedir….Önce inip şu adamları ayırayım diye düşünür…Sonra verdiği ilk altın ve nasihat aklına gelir….Atını orada bir ağaca bağlayıp,azığımı yiyeyim..hem de bakalım ne olur der….Biraz sonra nehirin yan tarafından bir atlı çıkagelir…İner ve kavga eden adamları ayırmaya çalışır…İki kavgacı bir olup adamı döver,soyar,nehre atar, atını alır sala binip giderler.
Birinci nasihata verdiği altının karşılığı ödenmiştir.
Nehir kenarından karşıya geçmek için aşağıya indiğinde,atını suya sürecekken birden duralar….Su bulanıktır…dibi görünmemektedir….İkinci nasihatı hatırlar ve biraz aşağılarda dibi görünen bir yer varsa oradan geçeyim diye nehir kenarından gitmeye başlar…Biraz uzaklaştığında,üst taraftan bir atlının gelip salın olduğu yerden atıyla karşıya geçmek için nehire girmek üzere olduğunu fark eder…..Seslenir,bağırır,sakın ordan girme diye…ama geç kalmıştır..atlı suya dalar ve girdapta kaybolur…..
İkinci altın da görevini yapmıştır.
Evine gelir…bir çocuğu vardır….Eşi gülerek karşılar…Sabah olur….Hayatından memnundur….Eşi,yüzünün güldüğünü görerek ve cesaretle…..senin yokluğunda buradan ayrılamadım…çoktandır anne-babamı-kardeşlerimi görmedim….hem göreyim,hem de yaklaşan bayramlarını kutlayım,köylerine bir gitsem ne dersin diye hoş karşılanacağı umuduyla izin ister…..
Üçüncü altının görevini yapma zamanı gelmiştir……
Otur hanım …..ikinci çocuğumuz olmadan sana oraya gitmek yok…..der ….
Külfetsiz nimet nerede görülmüş..??
HER ŞEYİNİZ YETERLİ OLSUN….
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa