07 Şubat 2008

DOSTLARA MEKTUPLAR-27-İSLAM GERÇEĞİ-KURAN İSLAMI

SAYIN ...................DAN GELEN İLETİ VE EKİ..:

Fobi veya Batı'nın gözünde islam

Dehşet verici bir İslam ve Türkiye anti-propagandasi! Bu ürkütücü-korkunç imajın silinmesi çok güç olacak. Kutsal dinimizi bu duruma düşürenlerin hepsinin Allah BELASINI Versin...

Tabi, bunda, İslam Dünyasının hataları kadar, Batı'nın ön yargılarının ve emperyalist tavrının etkisi olduğu da kuşkusuz.

F.........@....gov.tr>


EKİ-Islamophobia.pps


BENDEN YANIT…:

SAYIN ............,

DÜŞÜNCELERİNE KATILMAMAK OLASI DEĞİL...
BUNLARA
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK DEYİMİ İLE TEBBET SURESİNİ OKUYUP
ELİNİZ KURUSUN DEMEK GEREK....
BATI DEDİĞİMİZ MEHMET AKİF DEYİMİYLE "TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR" YAPMASI GEREKENİ YAPAR VE YAPMAYA DEVAM EDER....İSLAM ADINA YAPANLAR-UYDURANLAR NASIL HESAP VERECEK...BU GÖRÜNTÜLER OLSA İDİ ANADOLU İSLAMİYETİ BENİMSER MİYDİ..??...YUNUS-HACI BEKTAŞ-MEVLANA VE DİĞERLERİNİ BÖYLE TANISA İDİM ..VE KURAN'IN BUNLARI EMRETTİĞİNİ GÖRSEM VE İNANMIŞ OLSAM BEN DE İSLAMİYETİ BENİMSEMEZDİM..YAPILANLAR VE SÖYLEMLER KESİNLİKLE KURAN DIŞI VE KURAN İSLAMI İLE HİÇ İLGİSİ YOK....BUNLARIN VERDİĞİ ZARARI BATI VERMEMİŞTİR....EYLEM-İYİ AMELSİZ İSLAM OLMAZ...
SENİN DAVRANIŞIN -İYİ-AHSEN AMELİN -NEDENİYLE BİR KİŞİ İSLAMIYETİ SEÇSE SANA CENNET İÇİN YETER...BİR KİŞİ DE İSLAMDAN NEFRET ETSE CEHENNEMİN NE OLDUGUNU GÖRÜRSÜN.....


YARADAN CENNETE ÇAĞIRIYOR BAZILARI CEHENNEMİ SEÇMEDE ISRAR EDİYOR....İBRAHİM HAKKI GİBİ SÖYLEMEK ANCAK İMANIN EN ZAYIF HALKASI OLUR......GÖRELİM MEVLAM NEYLER NEYLERSE GÜZEL EYLER..SELAM VE SEVGİLER...


VE EKLERİ..:


İSLAM GERÇEĞİ-A.Ü.İLAHİYAT FAK.YAY-1995-NO-197


Prof. Dr. Hüseyin ATAY Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK Prof. Dr. Beyza BİLGİN Prof. Dr. Rami AYAS Dr. Arif GÜNEŞ Dr. Hasan ELİK
ANKARA, MART 1995


ÖNSÖZ
Kur'an'ın anladığı manada din, Allah'ın insanoğluna, mutlu ve huzurlu yaşaması için tuttuğu bir ışıktır. Bu ışık, peygamberler aracılığıyla gönderilmiştir. Ne yazık ki insanoğlu dini, egoist hesapları ve iştahları ile yozlaştırmakta ve Allah'ın iradesinin dışına çekerek kendisini mutlu eden bir kurum olmaktan çıkarmaktadır.
Kur'an bize gösteriyor ki, ilahi iradenin dışına çekilerek insan nefsinin hesaplarına uydurulan din, mutluluk yolu olmaktan çıkarak bir kahır ve kavga ocağına dönüşmektedir.
Her Peygamberin mesajı, kendisinden hemen sonra yozlaştırılmıştır. Cenabı Hak, her yozlaştırmayı düzeltmek üzere yeni bir peygamber göndermiş ve bu süreç Son Peygamber'in gelişine kadar devam etmiştir.
Son Peygamber'in gelişi, başka bir deyişle peygamberliğin son buluşu, insanoğlunun dinde vücut verdiği yozlaştırmaları düzeltmede başka bir tedbiri gerekli kılmıştır. Bu tedbir, Son Peygamber'e vahyedilen kitabın, yani Kur'an'ın ilahi korumaya alınması, insanlığın tahrip ve tahrifinden uzak tutulmasıdır.
Bu demektir ki, Kur'an'ın gelişinden sonra dinde ortaya çıkacak saptırmaların ortadan kaldırılması, Yaratıcı'nın korumasındaki Kur'an'a baş vurmakla mümkün olacaktır.


Hz. Muhammed'in vefatının hemen ardından, onun tebliğ ettiği mesaja yönelik saptırmalar başlamış ve bunlar zaman içinde yoğunlaşarak
Kur'an'la bazı konularda çelişen sanki yeni bir din şeklinde vücut bulmuştur.


Kur'an'ın getirdiği İslam dininin karşısına dikilmiş, rakip bir görüntüde olan bu oluşumu
tarihi, kültürel sürecin ortaya çıkarttığı örfler ile hiçbir esasa dayanmayan hurafelerin şekillendirdiği söylenebilir.


Günümüzde İslam dünyasında, o arada Türkiye'de, bir kısım çevrelerce sahnelenen sözkonusu oluşumun gerçek Kur'an diniyle ilişkisinin yüzde kaç olduğu sorusu sık sık sorulmaktadır.


İşin, bizim ülkemiz açısından daha kötü bir yanı vardır. Bu kültürel ve hurafeye dayalı oluşumun, ülkemiz ve insanımız üzerindeki tarihsel kin ve iştahları tatmin etmek ve
Türkiye'yi yıkıma götürmek için iç ve dış bazı mihraklar tarafından
aleyhimizde kullanılan bir numaralı kurum halinde işletildiği görülmektedir. Aynı dini kabul etmiş olan insanlar, çeşitli oyunlarla "inananlar-inanmayanlar" diye bölünmek suretiyle bir kavganın içine itilmektedirler.

Kısacası, insanımızın bin yılı aşkın bir süre canla-başla hizmet ettiği din, aleyhimizde bir yıkım aracı olarak kullanılmaktadır.


Bu karanlık ve yıkıcı gidişin durdurulabilmesi, Allah'ın buyruğu İslamın bu kültürel oluşum ve hurafelerden arındırılmasına bağlıdır.


Bunun için, milletçe bir seferberliğe girmemiz kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu seferberliğin en önemli ve ilk adımı Kur'an'ı tanımaktır.


Bu tanıma sayesinde, Kur'an mesajındaki dini kavrayarak sözkonusu oluşumları doğru zemine oturtacak güce ulaşılabilir. Bu gücü elde etmenin en değerli imkanları, özellikle hürriyet imkanı, bilim ve düşünce potansiyeli Türkiye'dedir. İslam'ın yalan ve sahteliklerden temizlenmesi gayretinde Türkiye'nin tökezlemesi İslam dünyasının kaderinin kararması anlamına gelebilir.
Bu bakımdan ülkemiz ve insanımız, tarihsel görevlerinden birini daha yerine getirmek üzere tarih tarafından sahneye çağırılmaktadır.





Elinizdeki kitap, bu tarihsel görevin yerine getirilmesi için Kur'an denetiminde girişilmiş bir hizmetin ilk ürünüdür.

Kitap, temel meseleleri ana hatlarıyla ve Kur'an'da yer aldıkları şekilleriyle vermiş, detaylara ve alt kavramlara ilişkin açıklamaları daha sonra gerçekleştirilecek çalışmalara bırakmıştır.

Çalışmamızın tüm İnsanlığa, ülkemize ve bütün İslam dün
yasına hayırlı olmasını yüce Allah'tan diliyoruz.


Yazı Heyeti Ankara, 1995




Elinizdeki kitap, İslam Dininin itikat, amel, ahlak ve hukuk boyutlarının daha kolay anlaşılmasını sağlamak amacı ile bir heyet tarafından hazırlanmıştır.
Kamuoyunda çeşitli vesilelerle zaman zaman tartışılan bazı konulara açıklık getirilmeye çalışılmıştır.
Her şey hoşgörünün hakim olduğu hür ve serbest bir ortamda tartışılmak sureti ile daha mükemmele ulaşılacaktır.
Okuyucuya faydalı olması dileği ile takdim edilir.

Prof. Dr. Mustafa Sait YAZICIOĞLU İlahiyat Fakültesi Dekanı






İSLAM GERÇEĞİ

KURAN ANLATIMIYLA DİN-İSLAM

Kur'an'a göre dinin sahibi sadece Allah'tır.
Dolayısıyla din Allah tarafından konan, korunan ilahi ve evrensel bir kurumdur. Bu kurumda hüküm sahibi tektir; Peygamberlerin hem görevleri hem de büyüklükleri din kuyuculuğundan ve koruyuculuğundan değil, sadece Allah tarafından gönderilen dini tebliğ etmelerinden kaynaklanır. Hiçbir peygamberin din koyuculuğunda Allah'la beraberlik veya ortaklık gibi bir yetkisi ve üstünlüğü yoktur. Dinin bir tek sahibi vardır: Allah. Kur'an'ın bu konuya ilişkin ifadeleri çok açıktır. "Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır" (Zümer, 3). "Bana, dini yalnız Allah'a özgü kılarak O'na ibadet/kulluk etmek emredildi" (Zümer, 11).
Allah dışında herhangi bir kişi veya gücün, herhangi bir gerekçeyle Allah'ın yanında söz, hüküm, etki, şefaat, yaklaştırıcılık imkanına sahip kılınması veya düşünülmesi şirk, yani Allah'a ortak koşmaktır. "Yoksa Allah'tan başka şefaatçılar mı edindiler?... De ki: Şefaat, tümden Allah'ındır" (Zümer, 43, 44).

Allah'a iman ve sevgi, Allah'ın yanında birilerinin daha devreye sokulmasına bağlı hale geliyorsa Kur'an bunu da şirk(2) belirtisi sayar.


Kısacası, din konusunda Kur'an şu ilkeyi tartışmasız bir hakikat olarak ilan etmektedir. "Gerçek, Rabbinden gelir. O halde sakın kuşkuya düşenlerden olma" (Bakara, 147). "De ki: Sadece Allah götürür hakka. Hakka götürebilen mi izlenmeye daha layıktır yoksa kılavuzlanmadıkça yolu bulamayan mı? Peki, ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?" (Yunus, 35).
Din konusunun temel Kur'ansal bakış açısı bu olduğu içindir ki, Cenabı Hak dinin adını da bizzat kendisi belirlemiş ve bu adın başka bir kuvvete nispet edilmesini önlemiştir.
Kur'an'ın getirdiği birlik dininin adı İslam'dır(3) ve bu adın yerine veya yanına başka hiçbir kelime kullanılamaz (Ali İmran, 19, 85; Maide, 3).


ALINTI-İSLAM GERÇEĞİ-A.Ü.İ.F.-1995-SAYI-197-SH.8


Ve…….

Sahife-98……

Şunu da inkar edemeyiz: İnsanoğlu şu anda, din sömürücüsü zulüm odaklarının hegemonyasına girmemek için sığındığı laiklik ve sekularizm(11) yüzünden
Yaratıcısı'nı sürgüne göndermiş
bir durumda yaşıyor. İnsana kendi ruhundan bir nefes üflemiş olan
Allah, insan tarafından büyük ölçüde hayatın dışına itilmiş bulunuyor.


"Allah'ı hayata davet edersek, O'nun adını paravan yapan din sömürücüleri başımıza dert açarlar" diyerek Yaratıcıyı, deist(12) bir mantıkla hayatımızın uzağında tutmaya devam mı edeceğiz? Yoksa dini Allahın iradesine uygun şekliyle ortaya qetirmek üzere yepyeni bir süreç mi başlatacağız?


İnsanlığın bugün en ciddi sorularından biri budur.


Bu soruya vereceğimiz cevap ne olursa olsun, din adına işlenecek baskı, zulüm, saptırma, sömürme, ezme ve dışlamalara teslim olmadan düşünebilmek için,
hurafe dinciliğinin tasallutundan arınmış bir atmosfer sağlayan laik düşünceyi korumak

zorundayız.


Bu sanıldığı gibi, sadece inanmayanların hesabına bir fedakarlık değil, "gerçek iman sahipleri''nin de hayrına bir tavır olacaktır. Çünkü, ilahi iradenin tersine çalıştırılan bir sömürü ve baskı dini, herşeyden ve herkesten önce gerçek dindarların kahrına sebep olmaktadır.

BİLGİNİZE....İLGİNİZE....



KURAN’DAKİ İSLAM MI……DAYATILAN MI…???...TERCİH VE KARAR SİZİN…..





7-ARAF-185-....
febieyyi hadisin ba'dehu yu'minun(BAŞKA HANGİ GERÇEK SÖZ-HADİS-E İNANACAKSINIZ)


rabbena amenna fağfir lena varhamna ve ente hayrur rahimin

ve selamün ala ibadihillezinastafa ve selamün alel mürselin

Vel hamdü lillahi rabbil alemin

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa